Sitede yayınladığım ilk yazıyı hatırlıyorum da, kompakt model eski fotoğraf makinemle makro modunda yaptığım çekimleri özlediğimden bahsetmiştim. Makine ne kadar ilkel de olsa o fotoğrafları farklı kılan bir şey vardı: Büyütme yarışına daldıktan sonra unuttuğum ama benzer fotoğrafları her gördüğümde özendiğim bir şey.
Normal bir makro fotoğrafta konuya güzelce yaklaşıp arka planı iyice eriterek nesneyi tamamen ön plana çıkarırız. Yüksek seviyede detay ile fotoğrafı görsel bir şölene dönüştürebiliriz. Objeyi ne kadar çok büyütür, ne kadar çok detay verirsek göze o kadar etkileyici gelir. “Like”lar “Favorite”ler alır başını gider. Yüksek büyütme çok eğlenceli bir alan, ondan hiçbir zaman vazgeçmem ama bazen bir eksiklik hissediyorum.
İzlerken sahnenin içine giremiyorum! 🙂
Bu ne demek? Gerçekten küçülüp o böceğin yanına gitsem orayı nasıl görürdüm? Ya da o böceğin gözünden bakmış olsam etraf nasıl görünürdü?
Konuyu biraz dağıtacağım. Başka türlü olmayacak. Aşağıdaki kavramları kendi algım üzerinden değerlendirdiğim için yanıldığım ya da eksik bıraktığım noktalar olabilir, varsa lütfen düzeltin.
Gerçeklik hissi ve geniş açı lens
Gerçeklik hissi ifadesinden kastım gözümüzle bakar gibi, yani oradaymışız gibi.
Tek bir gözümüz dünyayı yaklaşık 125 derecelik bir açıda, yani oldukça geniş görüyor. Çevremizi algılarken hakim ve güvende hissedilmek için böyle geniş bir görüşe ihtiyacımız var. Yoksa dar bir delikten bakar gibi olur, çukura mı basacağım, yanımdakine mi çarpacağım endişesi içinde olurduk. Kafamızı sürekli her yöne çevirip o dar pencereden sürekli her yönü taramadan adım atamazdık.
- Geniş açı lensler bize bunun gibi tanıdık ve geniş bir dünya algısı sunuyorlar. Görüntünün içinde hissediyoruz. Gözümüzle gördüğümüze benzeyen bir açı ile çekilmiş fotoğraflar sahnenin gerçeklik hissini arttırıyor.
Gerçeklik hissinin bir diğer bileşeni arka plan.
Derinliği olmayan bir dünya algısı gerçekçi olmaz. Gözümüz nereye bakarsa baksın geri planda neler olduğunu az çok görürüz. Bokeh etkisi mutlaka olur ama arkada olup biteni görecek kadar da net bir görüntü vardır. Aksi halde zaten hayatta kalamazdık. Yakına bakarken bile uzaktan gelen tehditleri görmek zorundayız.
- Geniş açı lensler arka planı büyük oranda gösterirler. Bir portre fotoğrafçısı yok etmeye çalıştığı arka plan için en açık diyaframlı lensleri ararken arka planı göstermeye çalışan manzara fotoğrafçıları geniş açı lensler ve kısık diyaframlarla çalışırlar. Geniş açı lensler aynı diyafram değerinde bir tele lense göre çok daha fazla arka plan verirler.
Gerçeklik ve derinlik deyince sıra son kavrama geliyor. Belki de en önemlisi olan perspektif. Bunun biraz daha fazla üzerinde duracağım.

Perspektif en basit ifadeyle nesnelerin uzaklaştıkça daha küçük görünmesi demektir. Derinlik ve boyutlar arasındaki ilişkiyi gözümüzün gördüğü açıya uygun perspektifte şekillendiririz. Fotoğraftaki uçak oradaki insandan küçükse biliriz ki uçak çok uzakta olmalıdır. Üzerimize gelen arabanın küçüklüğüne göre mesafesini belirleriz, araba gözümüzün önünde ne kadar hızlı büyüyorsa o kadar hızlı geliyordur. Buna göre de bize çarpacağı süreyi tahmin ederiz. Karşıya geçeriz ya da ölürüz! Arka planı görebilmek ne kadar hayati ise arka plandaki nesnelerin uzaklığını kestirmek de o kadar hayati bir konu. Bu yüzden perspektif gerçeklik beklentimiz içinde yer alıyor.
Nesnelerin büyüklüğünü de perspektif sayesinde algılarız. Boş bir oda düşünün. Orası küçük bir oda ise bizim yanımızdaki duvarın yüksekliği ile uzak duvarın yüksekliğini birbirine çok yakın görünür. Bu sayede odanın küçük olduğunu anlarız. Oysa orası dev bir hangar gibi büyük bir oda olsaydı duvarlar karşıya doğru uzayıp gidecek, en uzak noktada küçücük görünecekti. Ve biz odanın çok büyük olduğunu bu sayede algılayacaktık.

Bütün bu algı matematiği beynimiz tarafından göz merceğimizin odak uzunluğu baz alınarak hesaplanır. Peki merceğin odak değeri değişeydi ne olurdu? İşte o zaman kafalar fena halde karışırdı. Ve biz fotoğrafçı olarak kafaları karıştırabilme lüksüne sahibiz. Sahip olduğumuz farklı odak değerlerinde lensler bize değişik algılar yaratma imkanı tanıyor.
Örneğin tele lenslerde perspektif küçülmesi azalır. Lens ne kadar yüksek odak uzunluğuna sahipse nesneler uzakta olduğu halde o derece yakın görünür. Yukarıda verdiğim uçak örneğine dönersek, 2000mm ile çekilmiş bir filmde yakındaki insanlar ile uzaktaki uçak arasında kalan mesafeyi algılamamız çok zordur. Aşırı tele lens perspektifi neredeyse yok ettiği için uçak her an insanlara çarpacak gibi görünür. Aşağıdaki filmi izleyelim:
Dramatic Filmmaking with a 2000mm Lens from Vashi Nedomansky on Vimeo.
Şimdi de tam tersini düşünelim. Küçük olan bir şeyi büyük gösterebilir miyiz? Evet, Rönesans’tan beri bunu yapmayı biliyoruz. Rönesans mimarları katedrallerin içini olduğundan büyük gösterebilmek için perspektif kandırmacası yapmışlar. Büyük bir salona girildiği zaman öndeki sütunları daha uzun yapıp arkaya doğru ilerledikçe tavanı alçaltarak sütunların boyunu azaltmışlar. Buraya bakan çaresiz beynimiz de aynen şöyle diyor “Vay be, ne kadar büyük bir salon, en arkadaki sütunlar o kadar uzak ki küçücük görünüyorlar!”
Yani elimizde küçücük bir nesne var. O bir böcek! Fakat onu dev gibi göstermek istiyoruz. Ne yapmamız gerek? Aşırı perspektif vermeliyiz. Böceğin bize yakın kısmı büyük görünür ve sahnedeki her şey arka tarafa doğru hızla küçülürse sadece göz merceğimize alışık zavallı beynimiz yine konuşmaya başlar: “Vay be sanırım böceğin yanındayım. Ya her şey çok büyük, ya da ben küçülüp oraya indim!”
- Geniş açı lensler perspektifi arttırırlar. Büyük objeler arka planda çok küçük görünürler. Küçük objeleri de çok yakından fotoğraflarsak olduğundan büyük görünürler.
Geniş açı makro
Makro çekim amaçlı olarak geniş açı lenslere baktığımızda yukarıda koyu renkle verdiğim üç özelliğin işimize yarayacağını görüyoruz. Böceğin bakış açısına inip dünyaya oradan bakabiliriz. Arka planı da dahil ederek bir çiçek ya da böceğin doğal yaşam ortamını olduğu gibi kadraja aktarabiliriz. Tabi bu ifadeler çok iddialı. Pratikte çok fazla teknik sorun çıkıyor ve istediğimize tam olarak ulaşamıyoruz ama bize yepyeni olanaklar sağladığı tamamen gerçek.
Makro ifadesi tanım olarak 1X büyütme ve üzerini kapsıyor. Geniş açı lenslerle 1X büyütme almamız oldukça zor. Close-up ifadesi burada daha uygun olsa da işin içine çiçek-böcek girince “makro” olarak adlandırmakta sakınca görmüyorum.
Peki geniş açı bir lens her şeyi o kadar uzak ve küçük gösterirken bir böceğin fotoğrafını nasıl çekeriz? Bunu yapmak için uzatma tüpü seçeneğimiz var. Ama 20mm’den daha geniş açılı bir lensi yakın çekime zorlamak için çok ince tüpler bulmak gerek. Standart parçalardan en kısa olanı 12mm. Bu bile çok fazla gelip netlenen mesafeyi lensin ön camının içine çekebilir. Yani hiçbir zaman netlik sağlanamaz. Farklı geniş açı lenslerle yaşanan farklı sorunlar ve bunlara bazı çözüm yolları var ama bu lensler gelecek yazıların konuları olacak. Şu anda derdimize çare olan yepyeni bir oyuncumuz var: Laowa 15mm 1:1 makro lens.
Venus / Laowa 15mm f4 1:1 Macro

Çin’li üretici Anhui ChangGeng Optical Technology önce Venus adıyla başladığı ve sonra Laowa olarak markalaştırdığı lenslerle fotoğraf dünyasını sarsmaya başladı. İlk çıkan lensleri LAOWA 60mm f/2.8 2:1 Ultra-Macro Lens, piyasada Canon MP-E 65mm dışında 1X büyütmeyi aşan tek makro lens olarak büyük ses getirdi. Sonsuza odaklanabilmesi sayesinde günlük lens olarak da kullanılabilen 60mm’den sonra 2. bomba daha da etkili oldu: LAOWA 15mm f/4 Wide Angle 1:1 Macro Lens. Ve Laowa çalışmaya devam ediyor, lens yelpazesini başka ender nitelikli lenslerle sürekli geliştiriyor.
Geniş açı makroda Laowa 15mm’nin şu anda bir alternatifi yok. Başka üreticilerin de aynı alana hızla giriş yapmasını çok istiyorum ama o zamana kadar bu işi en iyi yapan lens Laowa olacak.
15mm değerinde 1X büyütme vermek kolay bir iş değil. Objeye çok fazla yaklaşmak gerek. Lensimiz bu imkanı sağlıyor. Ön camın 4.7mm önüne netleme yapabiliyor. Yarım santimetreden bile az bir mesafe! Bu değer 1X büyütme için geçerli ve o kadar yüksek değerlerde çalışmak zorunda değiliz. 0.5X ve hatta 0.25X çok güzel kadrajlar oluşturuyor.
Lensin güçlü kısımlarını sıralamam gerekirse
- 1X büyütmeye kadar çıkabiliyoruz.
- Büyütme değerini netleme halkasından okuyabiliyoruz. Eğlence katıyor.
- Sonsuza netleyebilmesi sayesinde diğer günlük geniş açı ihtiyaçlarımızı karşılıyor.
- Bir makro lens olduğu için çok keskin.
- Full-frame sensörlü gövdeleri destekliyor.
- 14 bıçaklı diyaframı sayesinde yumuşak bir arka plan sağlıyor ki bu ciddi bir avantaj.
- Diyafram sürekli ve yumuşak geçişli. Video için ek avantaj getiriyor.
- f32’ye kadar kısılabiliyor. Normalde f32 çok abartılı ve netlik vermeyen bir diyaframdır ama geniş açıda farklı kullanımları var.
- Kendi üzerinde “shift” mekanizması var. Örneğin mimari çekimlerde shift yaptırarak binalardaki geniş açı perspektif bozulması engellenebiliyor.
- Filtre takılabiliyor. Bazı ultra geniş açı lenslerin ön camı çok şişkin olduğu için filtre imkanı olmuyor. Yakın çekimde camı korumak için önemli.
Görüldüğü gibi lens tasarlanırken bir çok şey düşünülmüş ve uygulamaya konulmuş. Çin malı bir ürünle ilgili çok fazla ön yargı olabiliyor. Ben de herkes gibi ilk izlenimleri beklemeye başladım ve kısa süre içinde çok keyifli fotoğraflar ve hayranlık dolu yorumlar internete düşmeye başladı. Ben lensi görmeden ve test etmeden bir şeyler söylemek istemedim. Sonra sanıyorum Türkiye’den ilk olarak Hakan Uğurlu arkadaşımız bu lensi edindi ve test etmem için bana gönderdi. Kendisine tekrar teşekkür ediyorum.
Laowa 15mm ile makro çekim
Lensi elime aldığımda ilk hissettiğim taş gibi olmasıydı! Gerçekten sağlam duran ağır bir lens. Canon bayonet olması yüzünden Canon-Sony adaptörüm gelene kadar uzun bir süre kenarda bekletmek ve özenerek seyretmek zorunda kaldım. Hatta çaresizce makineme takarmış gibi yapıp, bayonetin önünde elimle tutarak bazı fotoğraflar çekmeye çalıştım. Adaptör geldiği gibi de lensi takıp koşarak bahçeye çıktım. Bir de ne göreyim: her yer kar buz! Evet malesef kış geliyordu ve çekim yapacak doğru dürüst konu yoktu.
Biraz güneş görünce en sevdiğim konu mankenlerim üzerinde lensin kapasitesini biraz olsun görmek istedim.
Bu çekimlerden sonra çok eğlenceli bir lens olacağı hemen belli oldu. Ama biraz deneyim gerektirdiğini de acımadan yüzüme vurdu. Zorluklara tekrar değineceğim. Önce keskinliğini biraz inceleyelim. Hava yine bozduğu için çekimlere içeride devam ettim.
Yukarıdaki göz ve burun detayı %100 crop olarak verildi. Büyüterek incelemenizi öneriyorum. İç mekan çekiminde ışık sorunu olduğu için yüksek ISO kullanmak zorunda kaldım. Biraz kumlanma olabilir.
Sonrasında Hakan arkadaşımız beni kırmayıp aylarca lensin bende kalmasına izin verdi. Lens kutusunda kış uykusuna yattı, huzur içinde baharın gelmesini bekledi. İsteyen burada bir çay kahve molası verip bekleme hissini yaşayabilir. Makronun baş meziyeti sabır yine iş başında 🙂
…
…
Nihayet bahar geldi, çiçekler böcekler sahne aldı. Mart ayı gelince lensi alıp kendimi bahçeye attım. Geniş açıda konu nesneleri genel kadraj içinde fazla büyük görünmüyor. Bu yüzden aşağıda göreceğiniz fotoğrafların tümünü diğer yazılara kıyasla daha büyük yükledim. Yine de orijinal 24MP boy vermek yerine mobil cihazdan gelen arkadaşları çok zorlamamak için %50 küçültüp 3000 piksele indirdim.
Zor durumda bir kelebek Ot mu orman mı?
Fakat benim aklımı fotoğraf dışında başka bir konu kurcalıyordu.
Laowa 15mm ile video çekimi
Evet makro video. Hep istediğim ama çok zahmetli olduğu için fazla vakit ayırmadığım bir konu. Normal makro lenslerde büyütme fazla olduğu için bu lensler titreşime karşı çok hassaslar. Buna alan derinliği sorunu da eklenince video çekimi için kontrollü ortam ve tripod ihtiyacı doğuyor. Geniş açı lenslerin ise geniş alan derinliği ve düşük titreşim avantajı var. Bu sayede elde çekim yapmanın mümkün olacağını hissettim ve ilk denediğim şey video çekimi oldu. Önce izleyelim, sonra yorumlayalım:
Videonun ilk yarısında bir sineği kovalıyorum. Gördüğünüz gibi ışığı ayarlamak kolay değil. Başlangıçta diyafram çok kısık değil. Buna bağlı olarak alan derinliği az ve netliği sineğin üzerinde tutmakta zorlanmışım. İlk sahnenin hemen sonunda diyaframı daha fazla kısıyorum. Arka planın netleştiğini farkedeceksiniz. Sahnenin devamında lensin ve de kameramanın(!) gölgesi sineğin üzerine düşüyor. Işık ayarını gölgedeki sineğe göre yaptığım zaman arka plan aşırı parlak kalıyor. Diğer dikkat çeken nokta çalışma mesafesi. Lens otlara çarptığı için sineğin konduğu çiçekleri sarsmadan yaklaşmak planlama istiyor. Işık konusu için eğer gövde destekliyorsa RAW formata benzeyen SLog2 gama eğrisi tarzı video çekim yöntemleri var. O sırada aklıma gelmemiş olması biraz can sıkıcı ama ne yapalım.
İkinci yarıda ise zavallı bir kelebeğin karıncalar tarafından saldırıya uğramasını izliyoruz. Kelebek ömrünün sonuna gelmiş olmalı ki karıncalara direnecek enerjisi bile yok. Bu sahne gölge bir alanda yer aldığından dolayı dengeli bir ışık için fazladan uğraşmam gerekmiyor. Işık gayet yumuşak. Uçan kaçan olmadığı için de gövdeyi elimde gezdirmiyorum, mini monopod desteği alarak titreşimi neredeyse tamamen engelleme şansım oluyor. Işık ve titreşim sorunları aşılınca daha net bir görüntü ortaya çıkması çok normal.
Çekimde f16-f22 gibi kısık diyafram ve yüksek ISO kullanıldı. Aynasız gövde kullanmanın avantajıyla çekim yaparken sahneyi ekrandan parlak ve net olarak izleyip odağı kontrol edebiliyorum. Klasik aynalı DSLR gövdelerde f22’de, hele bir de gölge bir alandaysanız vizörden bir şey görmeniz çok zor. İş gözümüze kaldığı zaman modern teknoloji ile yarışamıyoruz. Yeni nesil aynasız gövdeler gece görüşü gibi neredeyse ay ışığında çekim yapabiliyorlar. Elde çekim ters lens kullanan arkadaşlar da ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklardır. Aynasız gövde yoksa çektiğiniz şeyi vizörden görme şansınız yok gibidir.
Laowa 15mm arazi testi
Yukarıdaki bazı çekimler açık havada yapılmış olsa da evimin bahçesini açık araziden saymıyorum. Tarlanın ortasında rüzgarlı bir günde eğlence ile sinir krizi arasında hassas bir çizgi vardır. Benim için de koşullar o gün ideal olmaktan oldukça uzaktı.
Çekim alanına vardığımızda hava kararmak üzereydi. Soğuk ve oldukça rüzgarlı, “kapıdan baktıran” bir Mart havası vardı. Ama bunlar aşılabilir şeyler. Sadece aşması uzun sürüyor 🙂 Elde flaşlı çekim yapacağım için her bir fotoğraf tek çekimden oluşacak. Focus stacking yok. Bilgisayar başında geçen saatler yok. Sadece bu durum bile büyük keyif sebebi. Diyaframı f16-f22 aralığında kullanacağımız için alan derinliğimiz yeterli olacak.
Rüzgarın hafiflemesini bekleyip eğilip 3-5 kare çekiyorum ve başka bir hedefe yöneliyorum. Yıllarca focus stacking çalıştıktan sonra o kadar hızlı oluyor ki arazideki bütün türleri o anda tek tek belgeleyebileceğimi hissediyorum.
Flaş ışığını dengelemek için biraz çabalamak gerekiyor. Hava kararmaya yüz tuttukça azalan arka plan ışığına uyacak şekilde flaş gücü, pozlama süresi ve ISO ile sürekli oynuyorum. 1/100 sn, ISO 320 ile başlıyorum, saat ilerledikçe 1/20 sn, ISO 800’e ulaşıyorum. Her fotoğrafta başka bir ayar var. Yüzlerce çekim yapmadan bu dört değeri birleştiren bir formül bulmakta zorlanacağım. Geniş açı lens etraftaki araziyi de geniş olarak kadraja aldığı için arka planda sadece doğal ışığı kullanmak zorundayız. Flaş ise sadece öndeki küçük bir bölümü aydınlatıyor. Ön ve arka dengesi sürekli değişiyor. 150 kadar fotoğraf çekebiliyorum. Çoğu acemilik atmak için ışık testleri şeklinde çekilmiş fotoğraflar ve sonradan çöpe gidiyorlar.
Güneş battığında elimde yeterince fotoğraf olduğunu hissediyorum. Laowa testi bitti. Makineyi çantasına topluyorum. Ufaklık mangaldaki etleri test etmeye başlamış bile. Biraz da ben test edeyim diyerek aile ortamına geçiyorum 🙂
Not: Aşağıdaki fotoğrafları tıklayarak büyütebilirsiniz. Büyümüş haline tekrar tıklayarak daha da büyük boyuta geçiş yapılıyor.
O gün bütün testler geçildi. Sonra Laowa güzelce paketlendi. Tekrar teşekkür edilerek sahibi Hakan’a gönderildi.
Laowa 15mm neden zor bir lens?
Çünkü makro her zaman zor. Lensi tarlaya salıp etkileyici bir fotoğraf çekmesini isteseydik kolay olurdu. Ama o fotoğrafı biz çekeceğiz. Etkileyici olsun istiyorsak önce deneyim sahibi olacağız. Laowa’nın da kendine has bir deneyim gereksinimi var.
Çalışma mesafesi sorunu
1X büyütme için 4.7mm çalışma mesafesini gözünüzde canlandırın. Şaka gibi. Ama normal. 15mm kadar geniş bir açıda lensi üzerine dayamadan hedef objeyi fazla büyütemeyiz. Bitki örtüsünün arasına girmek de mesele. Ön cam kocaman olunca otların arasında duran bir böceği rica minnet otun en tepesine çıkarmadan çekim yapamıyoruz. Çünkü etrafa çarptırmadan lensi aralara sokamıyoruz. 77mm’lik geniş camı böceğin üzerine dayadığımızda ise aydınlatması neredeyse imkansız bir gölge oluşturmuş oluyoruz. Güneşin açısını falan hesap ederek araya gölge düşürmeden inatla 1X çekerim deyince ne mi oluyor?

Böcekler bir adım mesafede duran lensin camına geçiveriyorlar! Üstte 1:1 büyütme amaçlanan bir bal arısı fotoğrafı görülüyor 🙂
Bu durum lensi temiz tutma konusunda risk yaratıyor. Her an otlara değdirme, ıslatma, hatta çizdirme riski var. Üstteki kedi fotoğrafını çekerken emanet lensle o burundan uzak durmak için ne kadar çabaladım tahmin edemezsiniz! Koruma amaçlı şeffaf filtre kullanımı düşünülebilir. Bu yapılacaksa da en iyi kaliteden bir tane seçilmeli ki iç yansıma ve keskinlik sorunları can sıkmasın.
Anlayacağınız lensin 1X olması biraz da ticari kaygıyla seçilmiş. Canlı objelerde 1X pratik değil. Büyütmeyi biraz azaltıp 0.5X ve 0.25X gibi değerlere inersek hem çok iyi detaylar alıyoruz hem de çalışması çok daha kolay oluyor. Lens pratikte bu aralıkta çalışmak için yapılmış gibi.
Aydınlatma sorunu
Yukarıda yazdığım gibi, objeye çok yakınsak lensin gölgesi ciddi bir sorun oluşturuyor. Kenarlardan bir şekilde aydınlatma sağlasak bile objenin bize bakan ön tarafını aydınlatmak hala sıkıntılı.
Diğer konu ise tüm geniş açı lensleri ilgilendiriyor. Flaş sadece yakın mesafeyi aydınlatırken geniş açı ve geniş alan derinliği sayesinde arka plandaki dağlar bile fotoğrafta yerini alıyor. Ön taraftaki flaş ışığı ile arkadaki doğal ışığın şiddeti ve rengi arasındaki farkları dengelemek maharet istiyor. Hatta güneş ışığının açısıyla çelişen flaş ışığı açısı bile bazen garip görünüyor. En iyisi flaşı sadece hafif dolgu amaçlı kullanıp doğal ışıktan sonuna kadar yararlanmak. Bunu yapmak için uzunca pozlamalar yapmak ve yüksek ISO’lar kullanmak gerek.
Etkili aydınlatma çabamızla lensin geniş görüşü birleşince şu gibi fotoğraflar ortaya çıkıyor:

Difüzör ne kadar geniş ise böylesi geniş kadrajlarda o kadar etkili ve yumuşak aydınlatma sağlarız. Difüzör geniş olunca flaş aydınlatması ile arkadaki doğal ışık yumuşak şekilde birbirine bağlanıyor. Bu sefer de difüzörümüz tepede adeta kutsal bir hale gibi kadrajımıza misafir oluyor.
Karanlık vizör
Geniş açı bir lens ile focus stacking yapmak hem kolay hem zor. Kolay çünkü birkaç tane fotoğraf bile her yerin net çıkması için yeterli. Zor çünkü o kadar geniş bir kadraj olunca mutlaka hareket eden bir şeyler oluyor. Elimizde imkan varken çelişkiye hiç düşmüyor, focus stacking hiç yapmıyoruz. Lensi f16-f22 gibi değerlerde kullanarak tek çekimle yeterli netlikte sonuç alıyoruz.
Kısık diyafram değerlerinde aynalı gövdelerde vizörden gözle bakıldığında bir şeyler görmek zor. Lens tam manual olduğu için diyafram ayarlanan değerde sürekli kalıyor. Tam otomatik lenslerde sonuna kadar kıssanız bile çekim anına kadar diyafram tam açık kalır. Vizör parlak olur, her şey görünür. Ama bu sefer öyle değil. Aslında her şey tam istediğimiz gibi. Yani bir makro fotoğrafçısı genellikle tam manual’cidir. Mesela ben sadece arabamı otomatik kullanıyorum 🙂 Gerisi hep manual. Laowa da öyle. Böylece gördüğümüz ile çektiğimiz fotoğraf aynı oluyor.
Kısaca live-view performansı zayıf bir gövdeniz varsa şaşı olma ya da boyun fıtığı geçirme riskiniz var. Geniş açı makro çekim vizörden değil ekrandan bakılarak yapılmalı. Hareketli ekranların ise sürünmek istemeyenlere çok büyük yardımı var. Sürekli yer seviyesinde yapılan çekimleri yukarıdan bakarak takip edebilmek büyük konfor hatta zorunluluk.
Aynasız gövdeler bu iş için biçilmiş kaftan. Loş ışıkta ve kısık diyaframda bile aydınlık görüntü veren bir ekran, netleme yaptığımız yere zoom yaparak hassas ayar imkanı, odaklanan bölgeleri renklendirerek gösterme… Bunlar inanılmaz kolaylıklar.
Son değerlendirme
Laowa 15mm çok keyifli. Asıl amacı makro olsa da Samanyolu fotoğraflamaya kadar tüm geniş açı ihtiyaçlarına cevap verebilecek çok keskin bir lens. Saydığım zorluklar lensin modelinden bağımsız olarak bütün geniş açılarda az ya da çok bulunuyorlar. Alışkanlık ve tecrübe ile kolayca aşılabilecek şeyler. Mikroskop lenslerinin zorluklarıyla kıyaslandığında lafı bile edilmez. Ayrıca gülü seven dikenine katlanır, öyle değil mi?
Son olarak kuzenim Kerem’den birkaç örnek fotoğraf vermek istiyorum. Kendisi kısa bir süredir Laowa 15mm kullanıyor. Örnek çekimleri hızla arttıracağından eminim.
Kerem’in fotoğraflarını Flickr albümünden takip edebilirsiniz: Özgür Kerem Bulur
11 yorumlar
Yine harika bir yazı 🙂 Türkiye’de geniş açı makro hızla yayılacaktır eminim. Yine senin sayende!
Sağol Bayram 🙂 Editörlük için de teşekkür ederim.
Merhabalar üstadım yine faydalı bir inceleme bende tokina 35 mm hem macro hemde sokak fotoğrafçılığı icin çok iyi bu tarz lensler gerçekten iyi sadece macro çekmek istendiğinde konuya fazlaca yaklaşmak gerekiyo bazen canlı küçük modellerde bu sıkıntısı var o da peşinde biraz koşturup spor yapmamızı sağlıyor saygılar takipteyim.
Teşekkürler. Evet geniş açılarda canlı modele çok yumuşak hareketlerle çaktırmadan yaklaşmak gerekiyor. Flaş patlayınca da çoğu zaman kaçıyorlar. Ama çok eğlenceli 🙂
Hocam çok güzel bir yazı olmuş ellerine sağlık. Bu arada lensim satılıktır arkadaşlar. Hiç kullanma imkanım olmadı. İlgilenenler mesaj atabilirler.
Sağol Hakan, senin lens sayesinde ortaya çıktı bu yazı.
4,7mm değil, 4,7inch. bu da 11 cm fian ediyor, gayet makul bence 1:1 büyütme için.
Malesef benim verdiğim bilgi doğru. Çok farklı ifadeler bu konuda kafa karıştırmaya devam ediyor. Yanlış anlaşılması çok normal. Odaklama değeri dedikleri şeyi nereden
(belki sensörden?) ölçüyorlarsa tamamen pazarlama hilesi. Önemli olan çalışma mesafesi. Yani ön cam ile obje arasındaki mesafe. Bu da yaklaşık 5mm ediyor. Lensi uzun süre test ettim 1:1 makro olarak kullanmak pek mümkün değil. Bir sineğin boyu bile odaklama mesafesinden büyük. Yani sineğin arkasına odaklasan kafası cama değiyor. Orijinal ifade şöyle: Minimum focus distance of 4.7″ with a minimum working distance of just 0.2″.
Henüz alıp test etmiş değilim, fakat okuduğum başka bilgilerden hareketle siz haklı görünüyorsunuz. İyi çalışmalar dilerim.
Selamlar, İlgili lensi araştırırken sitenize denk geldim. Gerek aradığım bilgi olsun, gerekse genel olarak makro fotoğrafçılık alanında eşsiz bir site olmuş. Tebrik ediyorum.
Benim amacım aslında Kızılötesi dönüşümünü yaptığım makinem içim (Sony A7R) ultra-geniş lens arayışı içerisindeydim. Verdiğiniz bilgiler sayesinde hem ultra-geniş açı hem de makro fotoğrafçılık için kullanabileceğimi gördüm. Umarım en kısa zamanda edinebilirim. Kızılötesi makro fotoğraf çekince sizlerle tekrar iletişime geçeceğim 🙂
Merhaba, çok teşekkür ederim.
Kızılötesi çekimleri A7II makinem ile ben de yapmaya başladım. Daha doğrusu henüz deneme aşamasındayım. Sensör dönüşümü yaptırmadığım için IR filtre ve uzun pozlama kullanıyorum. İleride bir yazıya dönüşebilecek bir konu. 6 ay kadar önce ilk IR fotoğrafımı çektim. Sonra kış gelince yarım kaldı. Elimdeki Nikon 20mm IR bandında geçirgen bir lens çıktı. Filtre ile IR çekime izin veriyor. Havaların ısınmasıyla birlikte IR deneyimimi arttırmayı umuyorum. Fikirlerinizi ve fotoğraflarınızı merakla bekliyorum.