Makro fotoğraf peşinde bir türlü huzur bulamayıp farklı arayışlara girdiğim o keşifler çağı günlerinde aklımda hep aynı şey vardı: Daha fazla yakınlaşmak, daha fazla detay görmek.
İlkler birbirini kovaladı. Ters bağlantılı geniş açı lensler, mikrofilm lensleri ve nihayet mikroskop lensleri. İlk kez gördüğüm organik yapıları, detayları göz önüne sermek çok keyifliydi. 3X, 5X, 8X, 12X derken Lomo 20X ile sınıra dayanmıştım. Tam da buralarda duvara tosladım. İşte burada netlik bitiyordu. Çektiğim fotoğraflar çamur gibiydi. Fakat kabahat sadece lenste değildi, bol titreşimli aynalı Pentax K-x gövde ile bu iş olmuyordu. Yarışa son verip konforlu büyütme değerlerinin tadını çıkararak devam ettim.
20X oldukça iddialı bir büyütme. Ustalardan net fotoğraflar görüyordum, hatta 50X bile vardı ama uzay istasyonuna benzeyen düzenekler kullanıyorlardı. Ve konu sıkıntısı da var. 20X nerede ihtiyaçtır? Belli bir detayı sergileyecek şekilde çalışmazsak, ya da gerçekten küçük bir hedef (bir mayt gibi) bulamazsak bir anlamı kalmaz. Neyse, biz lensimize geçelim.
Yazının konusu Infinity Plan 20X mikroskop lensi diğer bir çok lens ile birlikte Abdullah Tanık arkadaşımız tarafından bana test için gönderildi (kendisine teşekkür ediyorum). 20X lens diğer mikroskop lenslerinden daha büyük görüntüsüyle kutuda ilk dikkatimi çeken oldu. Sonra üzerindeki ∞ (sonsuzluk) sembolüne kilitlendim. Hani kasa sesiyle beraber gözlerinde $ işareti beliren çizgi film karakterleri var ya, aynen öyle. Infinity tipi bir lensi ilk kez görüyordum, bu etki hipnotik oldu! Bir süre bakıştık.
Mikroskop lenslerini hemen kısaca hatırlayalım

Sonlu tip mikroskop lensleri
En yaygın mikroskop lensleri sonlu tip lensler. Eskiden tamamı bu şekildeydi. Bu yüzden görece eski ve ucuz lensler bunlar. Ama hiç küçümsemeyin içlerinde ucuz ve kaliteli olanlardan ateş pahası fiyatlarda olanlara kadar çok geniş bir model yelpazesi var. Üzerlerinde yazan 160, 190 gibi ifadelerden lensin sonlu olduğunu anlayabilirsiniz. Bu demektir ki bu lensi alıp bir körüğün önüne bağlayarak hemen çekime geçebiliriz. Körüğü 160mm ya da 190mm, orada yazan değer ne ise, o kadar açarsak lensin imalat büyütme değerini alırız. Lomo 3.7X lensi 160mm açılmış bir körüğe bağlarsak 3.7X büyütme alırız. Körüğü daha çok açarsak büyütme artar, kısarsak büyütme azalır. Bu şekilde uygun kadrajı yakalama imkanımız olur.
Sonsuz tip mikroskop lensleri
Üzerlerinde ∞ işareti bulunan bu lensler daha modern bir tasarıma sahip. Bunları kullanabilmek için tüp lens adı verilen 200mm değere sahip başka bir lens daha kullanmamız gerek. Özel tüp lensler olduğu gibi sıradan bir 200mm lens ya da 70-300mm gibi bir zoom lens tüp lens olarak kullanılabilir. Tabi tüp lensin keskinliği sonuca doğrudan etki ediyor. İyi bir lens olması tercih edilir. Tüp lensin odak değeri değiştikçe büyütme değişir. Körük örneğindeki gibi 10X sonsuz lensi 200mm tüp lens ile kullanırsak 10X alırız. 300mm tüp lens ile kullanırsak 15X, 100mm tüp lens ile 5X alırız.
Zoom lensler çok keskin olmasa da değişken zoom değerleri ile kadrajda oynama yapma şansına sahip oluruz.
Esneklik burada da bitmiyor. Sonsuz tip mikroskop lenslerinde tüp lens ile birlikte yine bir körük kullanılırsa körük boyu ile oynayarak büyütme ve kadraj ayarlamaları yapılabiliyor.
Her iki tip için en uygun, en keskin, kenarlarda kararma yapmayan çalışma lensi kendi büyütmesinde kullanmakla olur.
20X infinity plan mikroskop lensi
Test edilen lens markasız bir 20X lens. Üst düzey bir kalite beklemesek de yeni üretim modern bir lens olduğu için teknolojinin bazı imkanlarından faydalanmış olmalı. Ama APO bir lens değil, CA renk bozulması olacaktır. Bir de tabi çalışma mesafesi merak konusu. Lomo 20X sadece birkaç milimetre mesafeden çekim yaptığı için işler çok karışmıştı. Bu yakınlıkta objeyi aydınlatmak bile başlı başına bir problem.
Lens RMS bağlantıya sahip. Yani tüp lensin filtre çapına uygun bir RMS adaptörü ile kullanılacak.

Abdullah’ın gönderdiği RMS adaptörü 58mm çapa sahip. Şansıma elimdeki K serisi manuel Pentax lensler de 58mm. Adaptörü doğrudan kullanabilirim. Farklı olsaydı yine sorun değildi. Filtre çapı dönüştürücü bir ya da birden fazla adaptör ile uygun değere getirecektik.
RMS adaptörün arka yüzeyi çok geniş ve doğrudan lensin camına, yani sensöre bakıyor olacak. Adaptör mat bir yüzeye sahip olmadığı için fotoğraf kalitesine zarar verme ihtimali var. İyileştirmek için içeriye bakan tarafını yansıma engelleyici “ışık tuzağı” ile kaplıyorum.

Pentax SMC K 200mm f4 ile kurulum tam olarak 20X büyütme verecek ama lensin keskinliğine çok güvenmiyorum. Bu yüzden tüp lens olarak Pentax SMC K 135mm f2.5 kullanmayı daha çok tercih edeceğim. Bu lens çok keskin. Büyütme olarak 13.5X verecek fakat daha hafif bir sistem ve daha keskin bir fotoğraf olacak.

Mikroskop objektifi konuya çok yakın olacağından özellikle önden aydınlatmada zorluk yaşayacağız. Bunu aşmak için bir köpük bardak kullanıyorum. Bardak hem difüzör görevi görecek hem de objeyi çepeçevre sardığı için bardağın iç kısmı bir reflektör olarak çalışıp ışığı buradan objeye geri yansıtacak.

Kuruluma örnek model olarak Pentax gövdeyi gösterdim ama çekimlerde elektronik perde sistemi olan Sony A7II gövde kullanılacak. Bu özellik makro çekimde öyle önemli ki elinizdeki gövde desteklemiyorsa hemen gövde değişikliği düşünebilirsiniz.

20X test çekimleri
Büyütme 20X seviyesinde olunca insan ne çekeceğini düşünmek zorunda kalıyor. Hedef bölge toplu iğne başı kadar küçük olacak. Çalışma mesafesi kısa, alan derinliği son derece dar. Mümkünse yüzey şeklinde düz hedeflere yönelmek, üst üste binen derin(!) yapılardan kaçınmak gerek. 1mm’ye çok derin diyoruz artık.
İlk denemeyi bir weevil böceği üzerinde yapmaya karar verdim. Daha önce tam boy fotoğrafını yayınladığım 1cm uzunluğundaki böceğimiz aşağıda:

200mm tüp lens ile 20X
Bunun sırt bölümünden bir çekim yapmak istiyorum. Amacım çalışma mesafesini ölçüp büyütmeyi ve genel görüntü kalitesini anlamak. Asıl çekimlere geçmeden önce elimde ne var görmem lazım.

Lensin çalışma mesafesi 5mm gibi. 20X için gayet iyi. Büyütme çok yüksek. CA da çok yüksek (bu fotoğrafta temizlendiği için göremiyoruz). Üst üste gelen tüyler beni korkutuyor. Daha basit bir hedef seçmem gerek. Bir makro klasiği olan sinek gözü ilk aklıma gelen şey oluyor. Depoda bol sinek var. Bir tane çıkarıp göze yaklaşıyorum.

Ve bu çok daha iyi görünüyor. Alan derinliği çok ince ama 20X için fena durmuyor. Sinek gözü çok büyük, kadrajdan taşmış. Her bir petek detaylarıyla birlikte görünüyor. Düzeltmeye rağmen özellikle bokeh bölgelerde mavi boyalı gibi görünen renkler CA bozulması. Ama focus stacking işlemi ve Photoshop CA düzeltme fonksiyonu büyük oranda durumu kurtaracak.

Burada CA bozulmasının durumunu göstermek için detay crop verdim. Bu mavilikler Photoshop ile düzeltilmesi gereken yerler. Neyse ki fazla zorlamıyor çünkü fotoğrafın genelinde mavi tonlar yok. Tümüne toplu halde müdahale mümkün.
135mm tüp lens ile 13.5X

Bu sefer lens değiştiriyorum. 135mm’yi takınca büyütme 13.5X’e düşüyor. Keskinlik ve kadraj farkını anlamak için farklı modellerde tüp lenslerle bolca test yapmak gerek. İlk izlenimim 135mm ile çekimin biraz daha iyi göründüğü yönünde. Kadraj da biraz daha iyi. 20X az önce bu konu için fazla gelmişti. Şimdi sinek gözünü daha geniş açıdan(!) görmüş olduk. 20X lensin 13.5X gibi farklı bir büyütmeye çok iyi uyum sağladığını görüyoruz. Detayı algılamak için biraz daha yakından bakalım. Bu fotoğraftan bir crop alalım.

CA düzeltmesi yapıldıktan sonra sinek gözü 13.5X’de yukarıdaki gibi görünüyor. Tam boy crop için gayet iyi. Lensi sevmeye başlıyorum. Biraz daha renkli bir bölüm üzerinde test yapalım. Sineğimiz yeşil bir “bottle fly”. Sırt bölgesinden bir çekim yapıyorum.

Bu bölgede renkleri toplamak zahmetli olacak. Ayrıca tüyler üst üste bindiği için çekime devam etmekten vazgeçiyorum. Tam bir çalışmaya geçmeden önce tüylerin köküne yaklaşıp crop üzerinden detaya bakalım.

Çok net olmasa da bu kadar yakından görmek gerçekten ilginç. Tüyleri oluşturan oluklu katmanlar rahatça izlenebiliyor. Ama bu bölgede çalışmak cesaret istiyor. Bu kadrajı bu şekilde örnek tek kare çekim olarak bırakıp uzun zamandır tekrarlamak istediğim karınca portresi çekimine geçiyorum. Amacım artık mümkün olduğunca tam bir çalışma çıkarmak.
Karınca portresi
Karınca portresi 20X’in getirdiği tüm zorlukları sonuna kadar hissettiren bir çalışma oldu. Ve yazının başında tekrarladığım ifadeyi bir kez daha söylemem gerek: 20X ile sınıra dayandım. Mevcut yöntemle buraya kadar. Minicik bir karıncanın başına ait derinlik için her biri 2sn pozlamalı tam 175 çekim yapmam gerekti. Ve o sırada fark ettim ki sağ anteni de çekime dahil etmek istersem bunun üzerine 100 kadar fotoğraf daha lazım olacaktı. Yorulduğum ve ortaya ne çıkacağını bilemedim için işlemi burada kestim, sağ anteni bulanık alanda bıraktım. Tabi mikroskop lenslerinde net alandan bulanığa çok sert bir geçiş oluyor. Anten kopmuş gibi göründü.

175 çekim aşırı bir değer değil. Beni yoran da zaten bu değildi.
Hassas ray
Ray olarak makro için en iyi seçeneklerden biri olan Newport’lardan kullanıyorum. Hissedebileceğimden daha hassas bir hareketle pürüzsüz bir şekilde ilerleyen hayranlık uyandırıcı bir ray. Üzerindeki mikrometre ile 1 tık ilerlemek 10 µm mesafeye denk geliyor. Mikrometredeki vernier ölçeğini kullanırsak bu hassasiyet 1 µm’ye kadar indirilebiliyor. Ama sorun o hassasiyet ile mikrometreyi döndürmekte. Çekimlerde yaygın kullandığım adım boylarından örnekler vereyim.
Ters bağlı lenslerde iki fotoğraf arası 5-25 tık ilerliyorum.
Lomo 3.7X lens kullanırken 4-5 tık ilerliyorum.
Nikon 10X mikroskop lensinde 1 tık ilerliyorum.
Bu sefer elimin uygulayabileceği en küçük dokunuşla, nefes tutarak yarım ya da üçte bir tık ilerlemek zorunda kaldım. Yani 3-5 mikronluk adımlardan bahsediyoruz. Alan derinliği bu kadar sığ.
Titreşim
Peki alan derinliği birkaç mikron ise, ortamdaki titreşim buna nasıl etki eder? Cevap: Yıkıcı şekilde.
Önceki tecrübelerime dayanarak zaten bir süredir mikroskop lensleriyle salonda çekim yapmıyorum. Salon ahşap parke döşeli olduğu için tripoddan 1 metre uzakta bile dursam nefes alıp vermem, hatta kalp atışım kadrajda bir titreşim olarak kendini belli ediyor. Bizim bu minik hareketlerimiz ahşap parkede mikroskobik hareketlere neden oluyor. Eee biz de mikroskobik hareketler üzerinde mikroskop kullanıyoruz zaten. O hareketlerin kadrajda belirgin etkiler yaratması için yeterli bir sebep.
Bunun yerine evin koridorunda çekim yaparak taş parke zemini kullanıyorum. Burada rahat rahat nefes alıyorum. Zemin taş gibi! sağlam. Aslında bugüne kadar böyleydi, o da bitti. Çünkü bu lensle ortamdaki mikro titreşimi 20X gücünde büyütmüş oldum.
Çekim sonrasında fotoğraf makinem hala açıkken ekrandaki kadrajı izlerken bir şey farkettim. Netlik bir türlü sağlanamıyordu!
Aşağıdaki videoyu tam ekran ve 1080p olarak izlemenizi rica ediyorum.
Hayır internetinizin yavaşlığından değil. Video düşük çözünürlüğe geçmiyor. Ya da aşırı sıkıştırıldığı için bulanıklaşmıyor. Dikkatlice detayları izleyin. Detaylar yerinde duramıyor. Kıpır kıpırlar. Yani hiçbir zaman dinmeyen bir titreşim hakim.
Göremediğim ve duyamadığım bu titreşim nereden geliyor? Kulağımı duvara yaslayıp dinliyorum. Derinden bir vınlama sesi işitiliyor. Binanın merkezi kaloriferinden, kazan dairesindeki motordan gelen ses! Ses varsa titreşim vardır hatta ses titreşimin ta kendisidir.
Şimdi bu durumu çektiğim 175 fotoğraftan sonra farkettiğimde yaşadığım soğuk duş etkisini tahmin ediyorsunuzdur. O kadar emeğe rağmen fotoğraf net çıkmayacaktı. Yani elimde en iyi lens bile olsa bu yöntemlerle keskinlik elde edemeyeceğim ortaya çıkıyordu. Titreşim binadan geliyordu ve kolayca engellemenin bir yolu görünmüyordu. 20X böyle bir şeymiş.
Nasıl bir düzenek?
Peki ne yapacağız? Millet 50X fotoğraf çekerken 20X’te pes mi edeceğiz? Tabi ki hayır. Çözüm şu:
- Mikroskop gövdesi üzerine monte edilmiş dikey setup kullanacağız. Mikroskopların üzerindeki hareket vidaları Newport’tan çok daha hassas. 20X değil, 100X’lere bile çıkar.
- Mini stüdyomuz için deprem izolatörü mantığında temel atacağız. Büyükçe mermer bir blok alıp altına titreşim engelleyici küçük kauçuk ayaklardan takacağız. Mini stüdyomuz bunun üzerinde kurulacak. Zeminden gelen mikro titreşimler yumuşak ayaklarda sönecek ve ağır mermeri titreştirecek enerjileri kalmayacak.
- Güçlü bir bilgisayar edineceğiz. Yukarıda yazmadım ama 24MP çözünürlükte 175 fotoğrafı işlemek, focus stack yapmak kolay değil. Saatler alabiliyor. Büyük dosyaları saklamak da dertli.
3. neyse de ilk ikisini sağlayana kadar 20X’ten uzak duracak gibiyim.
Örümcek yüzü
Konuyu kapatmadan önce bir test daha yapmak istedim. Nedense zor, hatta yanlış bir tercih yaparak o gün ölü olarak bulduğum minik bir örümceği seçtim. Yanlış diyorum çünkü böyle yarı saydam gövdeye sahip yaratıklarda renk ve kontrast değerlerini ayarlamak zor oluyor. Asıl mesele ise focus stacking sırasında yazılımların netliği bulmakta sıkıntı çekmeleri. Yapı yarı saydam olunca netlik ve bulanıklık arasındaki fark çok az oluyor. Yazılım şaşırıyor, o bölgeyi net fotoğraftan almak yerine bulanık olandan alabiliyor. Doku ve detay kaybediyoruz. İşlemesi çok zahmetli sorunlu bir fotoğraf ortaya çıkıyor.
İşin doğrusu büyük bir örümcek bulup 3X büyütme ile çalışsam ortaya aynı kadrajda ama çok daha net bir fotoğraf çıkardı. Siz bunun gerçekten küçük bir örümcek olup 20X ile çekildiğini unutmadan inceleyin.
Fotoğrafı test kapsamında ekliyorum, ama kalite olarak uygun görmediğim için başka yerlerde paylaşım yapmadım.

Büyütme yarışına devam etmek üzere, şimdilik 20X’te bırakıyorum. Ama sadece şimdilik 🙂
