Makro Dünyası’nı takip edenlerin dikkatini çekmiştir, bir süredir sadece geniş açı fotoğrafları paylaşıyorum. Yüksek büyütmeli mikroskop vs. çekimleri kesilmiş durumda. Bu durum iyiye mi kötüye mi işaret bilmiyorum ama şimdilik geniş açıda hala gerçekleştiremediğim bazı hedeflerim var ve keyfim yerinde.
Bu yıl biraz üşengeçliğim de var. Stüdyo düzeneğini kurup kaldırmak bile başlı başına büyük bir iş. Tam da bu zamanda keşfettiğim geniş açı makro tekniği bana çok iyi geldi. Hafif bir düzenekle yapılan elde çekim tek kare fotoğraflarla yorucu bilgisayar sürecini de ortadan kaldırmış oldum.

Yazıya devam etmeden önce henüz okumayanlar için geniş açı tekniğinin detaylarını anlattığım Geniş açı makro çekim – Laowa 15mm f4 yazısını tavsiye ederim. Bana neden bu kadar çekici geldiğini orada daha çok işlemiş ve Laowa 15mm lens ile deneme çekimleri yapmıştım.
Başka lensler?
Laowa 15mm geniş açı makro konusunda uzmanlaşmış ilk lens. Keskinliği çok iyi. Ama iki zorluğu var.
- Ucuz değil ve bende bulunmuyor, test için ödünç almıştım.
- Ve kullanımı biraz zor.
Yakın çekim geniş açı fotoğraflarda f16 gibi kısık diyaframlar kullanıyoruz.
Bu yüzden tam olarak Laowa’nın yerini tutmasa da yakın çekimde kullanabileceğim ve keyif alabileceğim lensleri araştırmaya başladım. Konu hakkında fazla bilgi yok. Tek bildiğim şuydu, herhangi bir lensin arkasına tüp takarak daha yakına netleme yapmaya zorlayabiliyoruz. Bu işlemi makro lenslerin büyütme değerini ayarlarken kullanıyoruz.
Geniş açı lensleri şimdiye kadar makro tüplerle çok kullandım ama lens hep ters bağlıydı. Düz bağladığımız zaman tüp boyu çok hassas bir konu haline geliyor. Lensin açısı genişledikçe tüp boyu milimetreler ile sınırlı kalıyor. Birazdan göreceğiz…
Durum böyle olunca elimdeki lenslerle işe başlamak gerekti. Geniş açı için çok fazla alternatifim yok. Çok güvendiğim Samyang 14mm ve emektar Pentax 28mm ile başlamaya karar verdim.
Samyang 14mm f/2.8 IF ED UMC
Adındaki baş döndürücü kısaltmalarıyla ve dengeleri sarsan keskinliğiyle Samyang 14mm, piyasaya çıktığı an gönüllerde taht kurmuş full-frame bir lens. Açık diyaframdayken bile sunduğu keskinlik göz dolduruyor. Bu yönüyle astronomik çekimler için çok uygun.
Samyang’ın arkasına kısa bir tüp takarak yakına netlemesini sağlayabilirsem Laowa’ya rakip olabilecek bir potansiyeli olduğunu hissediyorum. Kısık diyaframda kim bilir ne kadar keskin fotoğraflar ortaya çıkacak…
Sony öncesinde Pentax kullandığım için bu lensim de Pentax PK sistemine uygun ve Sony üzerinde adaptör ile uzun zamandır kullanıyorum. Benzer şekilde bolca Pentax ekipmanım var. Buna makro tüpler de dahil. Elimdeki en kısa makro tüp olan 12mm’yi lensin arkasına takıp hevesle ilk fotoğrafımı çekmeye çıkıyorum.

Ama o fotoğraf çekilemiyor. Lens yakına odaklasın diye taktığım 12mm tüp o kadar uzun geliyor ki odak mesafesi lensin ön camının bile içinde kalıyor! Yukarıdaki fotoğrafta parmağımı lensin ön camına değdirdim. Dikkat edilirse cam yüzeyindeki toz taneleri neredeyse netlenmiş ve kolayca görülüyorlar. Ama gerçek anlamda net bir bölge oluşturmak mümkün değil. Çünkü net odak içeride kaldı.
Ayrıca abartı miktarda CA renk bozulması dikkat çekiyor. Sınırlarda mavi-kırmızı haleler almış başını gitmiş. Ama şimdilik onları bir kenara koyuyorum. Belki düzeltilebilirler. Önemli olan netlik oluşturmak. Bunun da tek çaresi sadece 3-5mm uzunluğunda bir makro tüp bulmak!
Hayal kırıklığımı cebime koyup bilgisayar başına geçiyorum. Kısa makro tüp nasıl yapılır?
Bir sürü proje var. Eski tüpleri kesip biçip arkasına başka lenslerden sökülen bayonet bileziklerini yapıştırmak, Canon/Nikon için özel üretilen ince makro tüpleri aramak ki onlar bile bu netliği en fazla 1mm öne taşıyabilirler… Çözüm yok!
Helicoid

Çözüm var ve o da helicoid. Bilmeyenler için kısaca tanımlarsam döndürdükçe boyu uzayıp kısalan bir makro tüp. Yani istersek birazcık döndürüp milimetrenin onda biri kadar bile uzatabiliyoruz. Lenslerimizin odak sistemleri hep bunlardan yapılıyor. Döndürdükçe lensin ucu dışarı doğru uzayıp daha yakına odaklamaya başlıyor ya, işte bu bizim istediğimiz şey.
Ama bir sorun daha var. Helicoid en kısa haldeyken bile 25mm uzunluğunda! Oysa biz 3mm’den bahsediyoruz!
Neyse ki yine çözüm var. Aynasız sistemde çareler tükenmez. Çözüm helicoid adaptörler.
Bulmam gereken şey Pentax lensi Sony gövdeye çeviren bir adaptör ama aynı zamanda helicoid özelliği sağlaması lazım. Hemen araştırmalar başlıyor. Helicoid adaptör diye bir ürün var gerçekten. Ama nedense hiç kimse Pentax için yapmamış. Canon var, Nikon var, M42 var Leica falan bile var, Pentax yok.
Bir süre canım sıkıldıktan sonra Pentax lenslerin Sony dışında Canon üzerinde de kolay kullanıldığını hatırladım ve iki ürün için sipariş verdim.
- Pentax – Canon çevirici
- Canon – Sony helicoid adaptör
Onlar gelene kadar 1 aylık bir bekleme süresi var. Tabi beklerken boş durmadım, başka çözümler düşündüm. Çekmeceler boşaltılınca ortaya bir makro çevirici teleconverter çıktı.
Vivitar macro focusing teleconverter 2X
Vivitar’ın bu eski ürününü ben çok seviyorum. Bir çok garip ekipmanı birbirine bağlarken ortaya karışık bir şeyler yapmak için kullanıyorum. Normal kullanımında 50mm değerindeki standart bir lensi 100mm odak uzunluğundaki 1:1 makro lensler gibi yapıyor. Elbette sadece “gibi” yapıyor. Daha fazlasını beklemeyin.
Ama bunu yaparken üzerinde bir helicoid sunuyor. Yeni çevirdikçe boyu uzayan ve daha yakına odaklama yapabilen bir güzellik. Samyang lensi bunun üzerine bağlarsam odaklamayı [0 – ∞] aralığında kullanabileceğim. Ama yan etki olarak istemediğim bir duruma olacak. 14mm gibi çok geniş bir görüş imkanım varken bunu X2 yaparak 28mm eşdeğeri hale getireceğim.
Canavar gibi görünüyor değil mi?
Aynen öyle. Böcekler için ürkütücü bir canavar. Hiç istemediğimiz bir görünüm! Kocaman ön camıyla hem ürkütücü oluyor hem de aydınlatmayı zorlaştırıyor. Kadraja kocaman bir gölge düşüreceğine hiç şüpheniz olmasın. Ama lens böyle. Hatta Laowa 15mm de böyle. Malesef ikisi de tam bir canavar!
Fotoğraflara ilk bakışta oluyor gibi sanki. Ama heyecanımız yatıştıkça “pek olmadığı” ortaya çıkıyor. Kenarlar kötü dağılmış. CA renk bozulması çok fena. Ve büyütme yeterli değil. Kısaca etkileyici değil. Sıradan fotoğraflar çıkıyor. Cep telefonları da bu kadarını yapıyor. Üstelik elimde zaten küçük ve hafif bir 28mm lens var. 14mm’yi 28mm gibi kullanmaktansa doğrudan 28mm kullanır aynısını çekerim. Belki de daha iyisini??
Bu noktada 1 ay ileri alıyoruz, hop siparişler elimizde.
Önce Canon çevirici, ardından helicoid adaptörü Samyang’ın arkasına takıp hevesle ilk fotoğrafımı çekmeye çıkıyorum. Cümle tanıdık geldi mi? 🙂
Tabi o fotoğraf da çekilemiyor. Üreticileri ilginç bir şekilde dairesel görüntü verecek bir lens yerine dikdörtgen görüntü verecek bir lens tasarlamışlar. Canon adaptör Pentax lensi hafifçe döndürüyor. Sonra helicoid üzerinde gövdeye takınca bu yamuk dikdörtgen görüntü ekranda beliriyor.

Fotoğraf keskinliği fena değil. Teleconverter’li kullanıma kıyasla oldukça iyileşmiş. Ama kenarlar… Üretilen dikdörtgen imajdaki amaç tasarruf mu yoksa performans mı kestiremedim ama benim işimi bozdu. Yapılacak son bir şey var. Full-frame gövdeyi APS-C modunda çalıştırıp kenarları kesmesini sağlamak. Geniş açı lenslerde bunu yapmak fotoğrafı öldürmek demek.
Bu ayar beni psikolojik olarak da sarsıyor 🙂 Geniş açılı 24MP görüntü almak varken dar açılı ve sadece 10.5MP bir fotoğraf çekiyorsam o gövdeye o kadar parayı neden verdim?!
Yani eh işte. CA’lar yine moral bozuyor. Açı 14 mm* 1.5 = 21mm’ye denk gelecek bir değerde. TC kullanımına göre daha geniş bir açı. Ama imaj kalitesinde heyecanı yine bulamadık.
Samyang 14mm’yi yakın çekim seçeneklerinden çıkarmak zorundayım. Bu lense bu kadar eziyet ettiğim yeter. Günlük kullanımdaki parlak kariyerine geri dönecek şekilde eski yerine kaldırıyorum.
Pentax SMC-M 28mm
Yıllar evvel “extreme macro” denen dünyayı keşfettiğimde ilk işittiğim lens Pentax 28mm olmuştu. Thomas Shahan’ın tüp üzerinde ters bağladığı Pentax SMC-M 28mm ile çektiği örümcek fotoğraflarını mutlaka görmüşsünüzdür. Onu taklit etmek için hemen ben de bir tane bulmuş ve o ilk heyecanları bu lens ile yaşamıştım.
Eski manual lensler taş gibi. İyi bakarsak ömürlük hizmet ediyorlar. Şimdi buna bir de geniş açı yakın çekim hizmetini ekleyeceğiz.
Samyang 14mm ve 2X TC ile yapılan çekimler 28mm’nin yeterli bir genişlik hissi yaratacağını gösteriyordu. Ama bunu söylerken full-frame gövdelerden bahsettiğimi unutmayın. Ne kadar büyük sensör, o kadar geniş açı. Lens desteklediği sürece böyle.
Şimdi zamanı geriye alıp helicoid adaptörleri bilmediğim dönemi tekrarlayalım. Samyang 14mm önüne bağladığım 12mm uzatma tüpü netlemeyi lensin içine düşecek kadar yakına almıştı. 28mm’de böyle bir sorun çıkmayacağını biliyordum. Uzatma tüplerini alıp hemen testlere geçtim.

Sonucu görür görmez gözlerim açıldı. Aradığım keskinlik buydu. Yukarıdaki fotoğrafı 6000×4000 boyutlarında ekledim. Tıklayıp orijinal boyunda detayları inceleyebilirsiniz.
Tabi hemen insan merak ediyor. 12mm tüp ile böyleyse 2. parçayı yani 20mm olanı da denemek lazım. Hatta ikisini birlikte takıp 32mm’de denemek lazım.
20mm ve 32mm ilki kadar başarılı görünmüyor. Keskinlikte azalma kabul edilebilir olsa da arka planın silikleşmesi fotoğrafın geniş açı özelliğini bozuyor. Geniş açı makroların en karakteristik özelliği objeyi içinde bulunduğu ortamla birlikte göstermesi. Bu yüzden arka planı alamıyorsak bu yöntemin anlamı kalmıyor. Bu şekilde isteseydik 28mm yerine çok daha keskin olan gerçek makro lenslerimizi kullanırdık.
O zaman 12mm uzatma seviyesinden başlayan ve istenildiğinde 20mm’ye çıkabilen bir tüp sistemi olsa bizim için ideal olurdu. Evet helicoid’ten bahsediyorum.
Samyang için düşündüğümüz önce Canon’a çevirip sonra da Canon-Sony helicoid adaptöre takma fikri yine aynen geçerli. Buna ek olarak lensin hemen arkasına eklediğimiz 12mm makro tüp var. Lens şu anda tam istediğimiz gibi 12mm’den başlayacak ve istenildiği kadar uzatılacak bir tüp sistemine sahip oldu.
Diğer bir deyişle fotoğraflayacağımız objenin büyüklüğüne veya istediğimiz kadrajın genişliğine göre ayarlayabileceğimiz değişken büyütmeli bir geniş açı makro lense sahip olduk.
Test çekimleri ev ortamında sabit düzenekte düşük ışık – uzun pozlama şeklinde yapıldığı için doğal ortamda ve elde çekimde nasıl bir performans vereceğini hemen görmek lazımdı.
Pentax 28mm istediğimi verdi. Geniş açı lenslerimden ilkini buldum.
Arayışa devam edelim. İlk akla gelen şey açıyı biraz genişletmek. 14mm çok geniş, 28mm fena değil. Arada bir şeyler bulmak lazım. Standart odak uzunluklarına bakarsak ikisi arasında 24mm ve 20mm lensler bulunuyor. 20mm kulağa çok güzel geliyor ama fiyat olarak 24mm’lerden yüksekler. “Test edelim olmadı kenara koyarım” diyebileceğim bir lens olmayacak. 24mm ile devam edebilirim.
Starblitz 24mm ve Miranda 24mm
Bu iki lensin ortak özelliği ucuz olmaları ve yakına odaklama yapabilme yetenekleri. Her ikisi de MACRO olarak adlandırılan ama aslında çeyrek makro olan lensler. Yani 0.25X büyütme verebiliyorlar. Helicoid ile bu değeri daha yukarılara çekeceğiz.
Kısa bir araştırmadan sonra satışta olan iki lens ilgimi çekiyor. Performansları konusunda pek bir bilgi yok. Beklentim yüksek değil ama güzel sürprizlerle karşılaşma ihtimali cezbediyor. Riske girip ikisini birden denemek istiyorum.
Starblitz M42 bağlantıya sahip. Canon helicoid ile birlikte kullanabilmek için arkasına hemen bir M42-EOS adaptör ekliyoruz. Miranda’nın ise ne olduğu belli değildi. Satan kişi bile lensin hangi sistem için üretildiğini bilmiyor. Neyse ki adaptör sandığımda yok yok. Nitekim lens Canon FD bayonet çıkıyor ve FD-EOS adaptörü ile kolayca helicoid ile uyumlu hale geliyor.
Test çekimleri olumlu sonuç veriyor. Ama fotoğraflar Pentax 28mm kadar keskin değil. Diyafram bıçaklarının sayısı az olduğu için arka planda altıgen bokehler belirgin. Doğru kullanıldığında Pentax’a göre daha geniş olan açısıyla hoş fotoğraflar çıkarıyorlar.
Yukarıdaki örnekler Starblitz ile çekildi. Miranda da farklı değil. Birbirine çok yakın lensler. Umarım onları yakında tekrar hatırlar ve örneklerin sayısını çoğaltırım çünkü tam o zamanlarda bir performans canavarıyla tanıştım. Sonrasında ise elimden düşmez oldu.
Nikon 20mm f4.0
“Adamlar yapmış”. Bu lens için söylenecek şey budur.
http://www.photosynthesis.co.nz/nikon/serialno.html sayfasından kontrol ettiğimde lensimin 1974-1978 yılları arasında üretildiğini görüyorum. Ben de 1975 model olduğuma göre aynı yaşta olabiliriz. Bu zamana kadar pırıl pırıl gelmiş. Beni de gömmeye niyetli gibi görünüyor.

Bir süredir bu lense karşı niyetimi bozmuştum. Gümrük ile uğraşmak istemediğimden alışverişimi erteliyordum. Geçen yaz PayPal’in kapanacağı kesinleşince giderayak bir tane alıverdim.
20mm’lerin bir çok modeli mevcut. Güncel modeller hep f2.8 diyafram sunuyor. Oysa ben hem diyaframını elle ayarlayabileceğim şekilde tam manual çalışan, hem de mümkün olduğunca küçük bir lens istiyorum. Bu sefer açık diyaframla işim yok. f16 gibi değerleri kullanacağım. Direk f8-f11 ile başlasa öpüp başıma koyacağım. Minicik bir cam, minicik bir lens olurdu. Üstelik de ucuz olurdu.
İlk testler sonrası lens beni derinden etkiliyor. 20mm şu ana kadar karşılaştıklarım içinde geniş açı yakın çekimde bana en fazla keyif veren lens oluyor. Büyütme – çalışma mesafesi dengesi gayet yerinde. Aydınlatma çok kolay. Hemen örnek fotoğraf albümüne geçelim.
Nikon 20mm aynı zamanda harika bir günlük lens olduğu için onu tüm ekipman setim içindeki en kullanışlı lens olarak seçiyorum. Öyle ki bir süredir gittiğim her yere tek lens olarak Nikon 20mm’yi taşıyorum. İster yakın çekim ister manzara olsun lens değiştirmeden çalışabilmenin rahatlığını tahmin edersiniz. Helicoid adaptörler işte bu kolaylığı sağlıyorlar.
Geniş açı yakın çekim tekniği
Son bölüm olarak biraz çekim tekniğinden bahsetmek istiyorum. Her işte olduğu gibi burada da püf noktaları var. Ama emin olduğum tek bir şey varsa, o da geniş açının makronun diğer tüm tekniklerine göre daha kolay olduğu.
Aydınlatma için flaş kullanıyoruz. Ama burada flaşı ana ışık kaynağı değil dolgu flaşı olarak kullanmak daha iyi sonuç veriyor. Doğal ışıktan mümkün olduğunca yararlanıp ana objeyi biraz daha ön plana çıkaracak ve gölgeleri bastıracak kadar aydınlatma yeterli. Hatta biraz da zorunlu.
Arka planı ciddi şekilde fotoğrafımıza kattığımız için arka planın gerek estetik gerek de teknik olarak obje ile uyumlu olması gerek. Aşırı aydınlık ya da aşırı karanlık arka planlar garip görünebilir. Bunu daha rahat yapabilmek için flaşımıza büyükçe bir difüzör yerleştirmemiz gerek. Işığı ne kadar geniş bir yüzeyden verirsek o kadar etkili bir difüzyon ve doğal bir ışık geçişi oluştururuz.
Ben flaş olarak Meike MK-320 kullanıyorum. Eski flaşım Yongnuo YN-560 II da güzel ve güçlü bir flaş ama Meike küçük ve ergonomik yapısıyla gönlümü fethetti. Bu iş için mümkün olduğunca hafif bir sistem tercih ederim.
2 kalem pil ile çalılan Meike’yi geniş açı çekimlerinde 1/128 ile 1/32 arası güçlerde kullanıyorum. Meike TTL destekli bir flaş olmasına rağmen manual kullanmayı tercih ediyorum. Hafif bir etki istediğim zaman ayarlaması daha kolay oluyor.
Meike’nin bir avantajı da sürekli ışık sağlaması. Bunun için flaşın içinde bir led yer alıyor. Flaşı bir fener gibi kullanarak örneğin gece çekimlerinde hem böcekleri bulmak hem de odaklama yaparken onları görmek mümkün oluyor. Difüzör takılıyken bile yeterli aydınlatma sağlıyor.
Fotoğrafta görülen difüzör yerine kendiniz de bir şeyler icat edebilirsiniz. Ben kolay yolu tercih edip Çin’den bunu sipariş ettim. Torba gibi bir yapısı var. Flaşı içine sokuyoruz. İyi çalıştığını söyleyebilirim. Difüzörün güzel düşünülmüş bazı detayları var. Bunları sıralamak lazım ki kendi icatlarımıza da benzer özellikler eklemek isteriz.
- Flaşı takmak için içeride lastikli küçük bir cep var. Hem flaşın ağzını güzelce kavrıyor hem de ışığa ilk yumuşatmayı veriyor.
- Difüzör torbasının iç kısmındaki üst yüzey yansıtıcı metalik reflektör malzemeden kaplanmış. Yukarı giden ışığı geri döndürüp verimi arttırıyor.
- Üst kısmın dış yüzeyindeki koyu renkli katmanlar flaş ışığının gözümüzü almasını engelliyor.
- Alt kısmın iç yüzeyinde flaşın ağzına yakın kısımda kalınca yama şeklinde 2. bir katman var. Burası ışığın en yoğun olduğu “hot spot” dediğimiz nokta. Bu sayede oradaki yoğun ışığı difüze edip çekim yapılan obje üzerinde yansıma yapması en aza indiriliyor.
- Esnek metal tel çerçevesi sayesinde hızlı aç-topla çadırlar gibi sekiz şeklinde katlayıp fermuarlı küçük çantasına yerleştiriyoruz. Yer kaplamıyor, taşıması çok kolay.

Geniş açı çekimin teknik kıyaslamasına dönersek önce kolaylıklarını sıralayalım.
Geniş açının kolaylıkları
- Alan derinliği çok geniş. Net alanı istenen yere denk getirmek zor değil. Vizörden hiç bakmadan havada uçan arıyı bile fotoğraflayabilirsiniz.
- Hava durumundan etkilenmiyoruz. Flaşlı çekim yaptığımız için ışık miktarı ve rüzgar durumundan gelen olumsuzluklar telafi edilebiliyor.
- Geniş açılar titreşimden daha az etkilendiği için 1/30 gibi düşük hızlarda çekim yapabiliyoruz.
- Hafif bir setle çalışıyoruz.
- Elde çekim olduğu için kur/kaldır derdi yok. Eğil, çek, kalk ve devam et şeklinde ilerliyor. Aynı günde 600 kadraj çekim yaptığım var! Asla eliniz boş dönmezsiniz.
- Elde çekim olduğu için kur/kaldır derdi yok. Eğil, çek, kalk ve devam et şeklinde ilerliyor. Aynı günde 600 kadraj çekim yaptığım var! Asla eliniz boş dönmezsiniz.
Kalan kısıma “zorluklar” demeyeceğim, bunlara “püf noktaları” demek daha doğru olur. Tavsiyelerim şunlar olabilir:
Geniş açı kullanımında tavsiyeler
- Diyaframı f16 civarında tutarsak keskinlik ile arka planın yeterince net olması arasında güzel bir denge kuruluyor.
- Objeyi daha fazla büyütmek için lensi daha yakına odaklamaya zorlarsak arka planı hızla kaybediyoruz. Arka plan olmazsa geniş açının özelliği kayboluyor. Daha yakın çekimlerde diyaframı f22’ye almak gerekebilir. Benzer şekilde objeden uzaklaşarak çekmek istediğimizde bu sefer keskinliği arttırmak için f11’e geçebiliriz. Odak mesafesi uzaklaştıkça arka planı fotoğrafa net olarak katmak kolaylaşır. Yani diyaframı biraz açtığımız halde arka plan hala net kalacaktır.
- Diyafram kısık değerlerdeyken klasik DSLR makinelerde karanlık bir vizöre yol açar. Yeni model gövdelerde live-view ile daha aydınlık bir görüntü alma ve odaklamada kolaylık sağlama imkanı olabilir. Aynasız gövdeler ise zaten doğuştan süper. Vizör her zaman aydınlık. Ayrıca görüntüye zoom yapma imkanı veya odaklanan yeri boyayarak işaretleme gibi manual odak işlerini çok kolaylaştıran araçlar var.
- Yine diyafram yüzünden pozlamada yüksek ISO değerleri gerekebilir. Ben ISO 800 – ISO 1600 değerleri arasında çalışıyorum. Yeni model gövdeler yüksek ISO’da temiz fotoğraf verdiği için avantajlı oluyorlar.
- Gövde demişken, geniş açıyı tam anlamıyla alabilmek için full-frame gövde kullanmak gerek. Bunlar APS-C gövdelere göre 1.5 kat daha geniş bir görüş alanı sağlıyorlar.
- Flaşı her zaman kullanıyoruz. Parlak güneşli günlerde bile gölgeleri yumuşatmak için flaş açık olacak.
- Objenin üzerine güneş ışığı düşürmüyoruz. Açık alanlarda objeyi difüzörün gölgesi altına alabilirsek en iyisi olur. Bu olmuyorsa kendi vücudumuzun gölgesiyle örterek doğrudan güneş ışığından sakınıyoruz. Yoksa düzeltilemeyen parlamalar ve renk kayıpları oluşuyor.
- Flaşın gücünü ön ve arka plan ışığını dengeleyecek şekilde ayarlamamız gerek. 1-2 deneme çekimi gerekebilir. Özellikle kendi gölgemiz kadrajdaysa bu testlerle uygun flaş gücünü buluyoruz.
- Doğal ışığın azaldığı bulut geçişi, akşam olması gibi durumlarda ışık için flaşa yüklenip objeyi aşırı öne çıkarmak yerine ISO ya da pozlama süresi arttırımına gidip dengeyi korumak daha iyidir.
- Flaş için yedek pili unutmayalım.
- Arka planın içeriğine en az objenin kendisi kadar önem vermek gerekiyor. Gökyüzü ve çevresel ayrıntılar o fotoğrafın estetik değerini keskinlikten daha önemli hale getirecektir.
- Alışılmadık açılardan çekim yapmak geniş açının etkisini bambaşka bir boyuta getiriyor. Mesela yer seviyesinden yukarı doğru yapılan çekimler bir böceğin gözünden bakıyor hissi verecektir. Bu gibi ezber bozan denemelere açık olun.
- Arka planda boyutu iyi bilinen bir nesne, mesela etkileşimde bulunan bir insan olması perspektif etkisini ve fotoğrafın ilgi çekiciliğini çok arttırıyor. Yukarıdaki örnek fotoğraflarda insanlı çekimlerden bolca görebilirsiniz.
- Ve tabi ki elinizdeki her tür geniş açı lensi deneyin.
Son söz
Denemek istediğim lensler her zaman olacak. Bundan sonraki önceliği ise bir fisheye lense vermek istiyorum. Bakalım ne zamana kısmet olacak.
Unutmadan, normal makro çekimde nasıl “extreme makro” dediğimiz yüksek büyütmeli örnekler varsa geniş açılı çekimlerde de “extreme geniş açı” örnekleri var. Fotoğrafla uğraşan çok kişinin haberdar olmadığı “relay lens” tekniğiyle yapılıyorlar. Şu anda o konuda emekleme aşamasında olduğumu söyleyebilirim. Ama testler devam ediyor. Yeterince olgunlaştığında burada yer alacaktır.
7 yorumlar
Çok güzel bir yazı olmuş yine. Ellerinize sağlık. Geniş açı makro gayet cazip geliyor aslında ama şu an için tek boş vakti akşamları bulduğum için sanırım bir süre daha beklemek zorunda kalacak benim için. Yorucu fs ye devam…
Geniş açı da FS gibi olacaksa görmek için sabırsızlanıyorum 🙂 Fazla beklemeyelim.
Merhabalar;
Her zamanki gibi çok faydalı ve anlaşılır bir yazı olmuş tebrik ederim.
Yeni ufuklara yelken açmak umarım yaşadığımız monotonluğu azaltacaktır.
Fotoğraflar hoşuma gitti çok güzeller.
Bakalım uygun bir lens bulabilirsem denerim belki 🙂
Teşekkür ederim. Yazının devamı da relay lensler üzerine olur herhalde. Yavaştan olgunlaşmaya başladı, relay lens paylaşımlarına başladım.
Güray Bey merhaba, yazılarınızı severek okuyorum emeginize sağlık, bende uzun zaman önce alıp hemen hemen hiç kullanmadığım sigma 20 mm 1.8 ex lens var fabrika ozelliklerine göre 0.25x (1:4) büyütme oranı var sizin yazınızı okuduktan sonra geniş açı makro denemeleri yaptım denemelerimde 13mm uzatma tüpü net alan mesafesini neredeyse camın önüne getirdi size sorum şu helicoid kullansam işime yararmı sizce en uygun düzenek nasıl ollmalı ? eger isterseniz lensi test etmeniz için yollayabilirim
Teşekkür ederim 🙂
Geniş açı lenslerde tüp uzunluğunun çok kısa olması gerekiyor. Yoksa dediğiniz gibi odak lensin içine kadar giriyor. 28mm bir lenste 13mm tüpü rahatlıkla kullanabilirsiniz ama lens 20mm olunca 3-5mm gibi tüp boylarından söz ediyoruz. Bu imkanı normal bir tüp ya da helicoid ile sağlamak mümkün değil. Ancak şöyle olabiliyor. Lens aynalı bir sistem için üretilmişse ve biz gövde olarak aynasız makine kullanıyorsak o zaman lens ile gövde arasına zaten geniş bir adaptör giriyor. İşte bu adaptöre bazen ek olarak helicoid özelliği koyuyorlar. O zaman adaptör boyunu ayarlayıp sadece birkaç milimetre tüp varmış gibi kullanabiliyoruz. Yani özetlersem, sizin lensiniz Canon/Nikon/Pentax gibi aynalı gövde için yapılmışsa bunu aynasız bir gövde ve helicoid adaptör ile istediğiniz şekilde kullanabilirsiniz. Mesela ben kullanabilirim. Test etmekten de zevk duyarım. Bunun dışındaki sistemlerde dediğiniz gibi netlik camın içinde kalacak, uygun olmayacak.
Güray Bey tekrar merhaba, cevabınız için teşekkür ederim. 20mm sigma lensi SonyR3 de kullanıyorum tornacıya gidip elimdeki 13mm tüpü kestirerek 7 mm ye düşürdüm denemelerimde tatmin edici büyütme ve geniş açı ede ettim e-mail yoluyla haberleşirsek lensi ve adaptörü test icin size yollayayım
görüsmek üzere