Fotoğraf makinesi lensini dürbün/teleskop yapalım

by Güray Dere

Geçen hafta sonu aile büyüklerini ziyarete gittiğimizde eskiden bana ait eşyaların durduğu dolapları karıştırdım. Ortaokul yıllarında zar zor satın aldığım dürbünümü buldum. Uzun süre para biriktirip sonra bir tanıdığın yardımıyla Rus 2. el pazarlarından bulmuştum. Daha o zaman bile eskiydi. Şimdi iyice yıpranmış. Göz ayarı çalışmıyor. Ekseni bozulmuş. Üzüldüm. Ama kayışından gelen eski deri kokusunu hiç kaybetmemiş. İlk dokunduğum günkü heyecanı bana hemen hatırlatıverdi. Yıllarca elimden düşürmemiştim. Uzakken yakın gibi olmak sihirli geliyordu.

Böyle orta halli bir dürbün bile astronomi gözlemlerinde çok işe yaramıştı. Belli başlı bulutsular, Andromeda, Jüpiter’in uydularından 4’ü gibi kolay hedefleri görünür hale getirebiliyordu.

Şimdi devran döndü, sırada meraklı küçük kızım var. Yeni ahşap tripodumu aldığım gün eskisine el koydu. Ben de onu kıramadım, “Madem öyle bu tripodun üzerine sana bir de dürbün yapalım.” dedim. Ben eBay’den lens ve adaptörü ayarlayıp postacı amca da getirene kadar neredeyse her gün dürbününü sordu. Bugün nihayet mutlu. Hediyesini her yere gezdirip gösteriyor. Okuluna, ana sınıfına bile götürmek istedi.

Monocular / Telescopic Converter

İngilizce adı böyle olan adaptörler var. Dürbün ya da teleskop adaptörü diyebiliriz Türkçesine. Objektif ve oküler kavramlarını hatırlarsınız. Mikroskop, teleskop gibi cihazlarda 2 farklı lens grubu bulunuyordu. Gözle doğrudan içine bakılan parçaya oküler deniyordu. İşte bu o. Diğer parça da bildiğiniz objektifimiz.

Oküler ne işe yarar? Neden var?

Objektiften gelen ışık ışınları aynen bir büyüteçteki gibi lensin odak mesafesinde toplanacak şekilde yol alırlar. Bir lens sensör üzerinde net bir görüntü oluşturur ama gözümüzde oluşturamaz. Çünkü gözümüzde fazladan bir mercek var. Bu mercek işi bozuyor! Zaten odaklanmış ışınları göz merceği tekrar büküp odaklayınca net göremiyoruz. Bu yüzden o ışınları gözümüze uyumlu açıya getirecek başka bir mercek daha kullanmamız gerek. Oküler merceği göz ile uyumu sağlıyor. Ayrıca oküler odak değeri göze ulaşan ışığın açısını kendi değerinde ayarlayarak büyütmeye etki ediyor.

Teleskop adaptörleri pek ilgi görmüyor olmalı ki uygun fiyatlara satılıyorlar. Sıfırını alacağım derseniz fazla alternatif yok ve pahalı. Ama eskiler bazen hurda fiyatına gidiyor. Piyasadaki her marka bayonet için bunlardan bulmak mümkün. Özellikle artık pek kullanılmayan bayonetlerde hem lens hem adaptör çok ucuza gelebiliyor.

Ben de yola çıktığımda böyle farklı modeller gördüm ve bir tane kızım için (M42) bir tane de kendi lenslerim için (Pentax PK) bayonet adaptör satın aldım. Pentax olan orijinal Asahi Pentax marka olduğu için optik ve imalat kalitesi biraz daha yüksek. Ayrıca göz kısmına döndürülerek işleyen yakın-uzak ayarı koymuşlar. Bu ayar aslında bir “diopter ayarı”. Temel amacı, gözlük kullanan kişilerin gözlüklerini çıkararak net bir görüntü almalarını sağlamak. Ama istersek bu ayarla oynayarak lensin minimum netleme mesafesinden çok daha yakınına netleme yaptırabiliyoruz. Kısaca mükemmel bir cihaz.

Gelelim lens seçimine

Tokina 80-250mm Autozoom f4.5

Adaptör kısmı hallolduktan sonra M42 bayonet bir zoom lens bulmam gerekti. Bayonet olarak M42 seçtim çünkü yine pek tercih edilmedikleri için fiyat olarak çok uygunlar. Özellik olarak iki şey aradım. Zoom aralığının geniş olup mümkün olduğunca yüksek değerlere çıkabilmesi. Bir de kendi üzerinde tripod bağlantısının olması. Çünkü hem elde taşımak için ağır olacak, hem de yüksek seviyede yakınlaştırma yapacağı için elde kullanım çok sarsıntılı olacak.

Teleskop adaptörlerinde genellikle 10mm mercek kullanılmış. Büyütme hesaplanırken iki mercek birbirine oranlanıyor. Yani lensi 80mm’de kullanırsak 80/10=8X, 250mm yaparsak 250/10=25X oluyor. Bu X’ler neye göre X bilmiyorum. Tam olarak çıplak göz ile gördüğümüz değere göre değil. Çünkü 35mm civarı bir lens teleskop adaptörü ile kullanılırsa aynen çıplak gözle bakıyor gibi etki yaratıyor. Yani hiç büyütemiyor. Eğer 35/10=3.5X büyütme ise biz zaten dünyayı 3.5X görüyoruz demektir! 🙂

Aday lens çok fazlaydı. Ben de bir süre hepsini takip edip ortalama fiyatları gördüm. Birkaç hafta sonra da o an gözüme kestirdiğim çok temiz görünen bir Tokina 80-250mm satın aldım. Fiyatlar gerçekten çok uygun oluyor. Posta masrafı lensin fiyatından daha yüksek.

Gümrükte de kafalar karışmış olmalı. Lense el koyup beni muayeneye çağırdılar. “Olur mu ya bunlar en pahalı şeyler?” gibi özlü sözler ettiler. Başıma geleceği tahmin edip lensin modern bir ürün olmadığını ispatlamak için giderken yanıma eski bir filmli Zenit gövde almıştım. Lensin bu gövdeye ait olduğunu göstermek için orada gövdeye takıp gösterdim. Lens için “Peki en büyüğü bu mu?” gibi ilginç yorumlardan sonra ikna olup ek masraf çıkarmadan lensi verdiler. Alıp geldim.

Lensin tripod bağlantısı bulunduğu için hemen eski Benro’nun üzerine yerleştirdik. Adaptörü de lensin arkasına takınca dürbünümüz hazır oldu. “İlk gözlemi ben yapacağım.” diye ufaklıkla resmen yarıştık, ben kazandım!

Bakınca ne görünüyor, nasıl görünüyor kısmını anlatmak gerçekten biraz zor. Ama sizi merakta bırakmamak için elimden geleni yapmaya çalışıp gözle bakılan yere cep telefonunu dayayıp fotoğraflar çektim. Dürbünden gözümüzle baktığımızda bu örnek fotoğraflardaki gibi değil. Görüntü ortada yuvarlak bir bölümde toplanmıyor, normal bir dürbünden baktığınızda görülmesi gereken şekilde çok daha geniş ve çok daha net oluyor.

Cep telefonu lensi okülerin merceğine çok yaklaşamadığı için çekimlerde görüntü ortada yuvarlak kaldı. Ayrıca bugün İstanbul’un bol karlı, karanlık bir günü. Yağış ve ışık azlığı sebebiyle cep telefonu kamerası oldukça zorlandı. Bu yazı yazılırken telefonlar pek güçlü kameralara sahip değillerdi. Telefonu elimle tutmak zorunda kaldığım için özellikle yüksek büyütmelerde ben de zorlandım. Ayrıca hava buz gibi olduğu için dışarı çıkmadım. Çift cam arkasından çekim yaptım. Camın tozu ve yansımaları netliğe etki etti. Neyse, anlayacağınız, çok iyi bir iş çıkaramadım.

Sadece bu tür çekimler için yapılmış adaptörler var. Oküler (teleskop veya dürbün) üzerine fotoğraf makinemizi bağlamamızı sağlıyor. Ama bende henüz böyle bir şey yok. Neyse, gözle bakınca çok daha iyi olduğunu bilin yeter.

Bu şekilde bir oküler üzerinden yapılan çekimlere “digiscoping” deniyor. Özellikle kuş fotoğrafı çekmek isteyenler bazen bu yöntem ile birlikte bir teleskop kullanıyorlar.

Lens 80mm – 250mm arasında çalıştığı için zoom halkasıyla güzelce yaklaşıp uzaklaşmak mümkün oluyor. Diyaframı değiştirerek ışık durumu ve alan derinliğiyle oynama şansımız var. Tokina ile çekimleri f11’de yaptım. f11 bu lensin en keskin görüntü ürettiği diyafram değeri.

Önce manzaramıza bakalım. Cep telefonu ile çekim yaptığımda görüntü şu şekilde:

Hedef olarak karşıdaki binayı seçtim. İşaretlenmiş bölgeye farklı odak değerlerinde bakacağız. Önce lensi 80mm’ye ayarlıyorum.

80mm normal dürbünlerin verdiği büyütme miktarına benziyor. Genel manzara seyri için gayet uygun bir değer. Sarsıntı çok etkili değil. Elde rahatça kullanılabilir. 250mm’ye bir bakalım.

İşte buna büyütme derim! Uzak detayları görebiliyoruz. Ama elde tutmak gözleri çok yoruyor. Çok titriyor. Bu büyütmede bir tripod ile kullanmak gerek. Lens sabitlendikten sonra görüntü çok iyi. Etkilendim.

El dürbünü

Tele zoom lensler büyük ve ağır. Fotoğraf çantamıza atacağımız bir el dürbünümüz olsun diyorsak önereceğim değer 135mm. Büyütme gücü iyi, ve sarsıntı açısından elde kullanıma çok müsait. Hem de boyutları uygun, taşıma kolaylığı var. Kuş ve doğa fotoğrafçılığı yapan arkadaşların zaten bir dürbünleri yoksa böyle bir çözüm getirebilirler.

K serisi SMC 135mm f2.5, Pentax’ın en keskin lenslerinden biri. Adaptör de SMC kaplamalı Pentax camından olunca böyle keskin görüntülü bir dürbün bulmak için “Kim bilir kaç para vermek gerekir?” diye düşünmeden edemiyorum.

135mm ile görüntü

135mm ile dürbün adaptörü kullandığımızda yakınlaşma yukarıda görüldüğü gibi oluyor. Bu çekimde diyaframı f8 değerinde kullandım. Bana ideal gibi gelen bir görüntü oldu. Gözle bakınca netlik gerçekten şaşırtıcı. Loş ışıkta ya da akşam saatlerinde bu lensi f2.5 gibi açık bir diyafram değerinde kullanma şansı var. Dayaframı açınca lens bol ışık topluyor ve az ışıkta aydınlık bir görüntü oluşturuyor. Lensin özellikleri dürbünümüzün kalitesini doğrudan belirliyor.

 Gök dürbünü

Ya da teleskop diyebiliriz. Uzun tele lensler dürbün olmayı biraz aşıyor. Görüntüde aşırı titreşimden dolayı elde kullanma şansı yok. Ben burada aynalı lens kullanarak işi biraz daha teleskopa yaklaştıracağım. Aynalı lensler Catadioptric ya da Maksutov tasarımı teleskoplar olarak da anılıyorlar. Elimdeki lens Rus yapımı MC 3M-5CA 500mm. Aynalılar arasında iyi bir yeri olan bu lens yine m42 bayonet.

Teleskop adaptörünü eklediğimizde yukarıdaki gibi bir görünümü oluyor. Bu sefer tripod bağlantım olmadığı için lensi kabaca saç tokalarıyla tripod üzerine sabitlemeye çalıştım. Bazı aynalı lenslerde tripod bağlantıları da oluyor, tabi o zaman biraz daha ağır oluyorlar.

Aynalı lenslerin 1000mm ve üzeri modelleri de var. Bunlar büyük olduğu için kullanımları biraz zor. Ama 250mm-400mm arası modeller var ki hem keskin görüntü veriyorlar hem de boyut olarak kit lensten çok farklı değiller. Ama ender bulundukları için edinmesi zor, fiyatları yüksek.

500mm ile hedefe iyice yaklaştık. Bu dürbün ile etraftaki ağaçlarda bulunan kuşlara baktığımda portre seviyesinde görüntü alıp göz renklerini inceleyebiliyorum. Lens sabit f8 olduğu için normal fotoğraf çekiminde bol ışık istiyor. Yüksek ISO verebilen makinelerle iyi geçiniyor. Dürbün olarak kullandığımızda ise hiç sorun yok. Gözümüzün ISO değeri bayağı bir yüksek olmalı 🙂

İşi biraz daha abartıp teleconverter kullanabiliriz. Hatta kullanalım hemen.

Pentax Rear Converter A 2X-S model teleconverter lensin odak değerini ikiye katlıyor. Yani 1000mm bir lens kullanıyor olacağız. TC kullanmanın dezavantajları var biliyorsunuz. Keskinlik ve ışıktan biraz kaybediyoruz. Olsun, görelim bakalım.

Biraz aşırıya kaçmış olduk. Netlik süper olmaktan uzak. Bu haliyle lensin odağının nerede olduğunu anlamak zor. Cep telefonunu lensin önünde tutup sarsmamaya çalışarak bu fotoğrafı zar zor da olsa çektim ama gerçekten oraya netleyip netlemediğimi bilmiyorum. Çok hassaslaşıyor. 1000mm’ye ihtiyaç duyacağımızı zannetmiyorum. Ama görmüş olduk.

Ve tabi aynalıyı bir gece bahçeye kurup gökyüzündeki aya sabitledim. Sonra içeri girip ufaklığı sıkı sıkı giydirip “Gel bak ne göstereceğim!” dedim. Merakla eğilip gözünü dayadı ve ağzı kulaklarına vardı. “Ooo! Baba üstündeki dağları görüyorum!” diyen sesindeki heyecan tüm bu çabaların karşılığını verdi.

Sonuç

Bence teleskop adaptörü süper bir şey. Atıl durumdaki lensleri eğlenceli oyuncaklara dönüştürüyor. Gerçek bir dürbün ile kıyaslarsak.

Artıları

  • Çok çeşitli yakınlaştırma oranlarına sahip olabiliyoruz.
  • Zoom lenslerle esnek büyütme imkanına ya da tele lenslerle çok yüksek büyütmelere kavuşuyoruz.
  • Diyafram kullanabildiğimiz için net alan derinliği ve ışık miktarı üzerinde kontrole sahibiz.
  • Lensin en yakın odaklaması neyse (hatta fazlası) o kadar yakına netleyebiliriz. Gerçek dürbünle bu kadar yakına bakamayız. Netleme 15-20 metreden başlar.
  • Ve tabi fiyatı. Kaliteli bir dürbün çok daha maliyetli olacaktır.

Eksileri

  • Sadece tek göz ile baktığımız için bir süre sonra gözü yorucu olabilir.
  • Gerçek bir dürbün kullanım ve taşıma sırasında daha ergonomik olacaktır.
  • Gerçek dürbün daha dayanıklıdır. Lenslerimiz çoğu zaman hassas oluyor.

Bir yerde zorluk çektim. Özellikle yüksek büyütmede tripod üzerinde kullanım şart oluyor. Ama bu sefer de döndürüp etrafa bakınmak zorlaşıyor. Ball-head bağlı tripodumda her seferinde kafayı gevşet, pozisyonu ayarla, tekrar sık yapmak kolay değil. Hele de bunu kızıma hediye ettiğimi düşünürsek 6 yaşında biri için hayli zor.

En çok video için kullanılan “fluid-head” denen tripod başlıkları var. Arka tarafında uzun bir tutma kolu bulunan bu başlıklar istenen sertlik derecesine ayarlanıp o kol ile yumuşak döndürme yapılmasına imkan sağlıyor. Kolu bıraktığımızda lens o pozisyonda kalıyor. Buna ek olarak “gimbal head” seçeneğinden de kısaca bahsedilebilir. Gimbal başlıklar da özellikle büyük ve ağır tele lenslerle kuş ve vahşi yaşam takibi için kullanılıyor ve lensi her yöne çok akıcı bir şekilde hareket ettirip bırakıldığı yerde sabit kalmasını sağlıyor. Dürbün ile mesela bir kuşu gözlerken bu şekilde izleme yapabilmemiz harika olurdu. Alınacaklar listesine böyle özellikte bir başlık yazıyorum.

Dikkat: Dürbün, teleskop gibi cihazlarla asla doğrudan güneşe bakmayın. Hatta fotoğraf makineniz optik vizörlü ise oradan da bakmayın. Kalıcı körlüğe yol açabilir.

Ayrıca hoşlanabilirsiniz